House müziğin doğuşunu anlattığımız yazı dizimizin ilk bölümünde house’un köklerinin, yani disco müziğinin ortadan kalkış sürecinde yaşanan ilginç ve tarihi olayları anlatmıştık. Şimdi ise house müziğin erken dönemi, özellikleri, yapısı ve yarattığı etkiden bahsedeceğiz.
1980’lerin başında disco müziği fiili olarak kulüplerdeki yerini kaybetti. Amerika’da yepyeni bir dans müziği oluşuyordu. Bu oluşumun merkezi ise Chicago oldu.
Chicago’nun gece hayatı kültürü ve şehirde yaşayan insanların eğlence anlayışı yeni bir dans müziği türünün burada ortaya çıkması için mükemmel bir ortamdı. Hem şehirde hem de Amerika’da gece kulüplerinin insanlara sunacağı dans müziğinin kısırlaşarak çeşitliliğini ve eski etkisini yitirmesi büyük bir yeniliğin gerçekleşmesini kaçınılmaz hale getirdi. House müzik tam olarak bu sürecin sonunda doğdu.
House müziğin 4/4’lük dizilimi ve aksaklıktan uzak, enerjik bir akışa sahip olması, Roland CR-78 model drum machine’lerin ortaya çıkışı ve müzik prodüksiyonunun içinde çok daha yoğun olarak kullanılmaya başlanması, dans müziğinde groove kavramının tam olarak oluşması insanlara “başka bir sanat ile eğleniyoruz” dedirtecek kadar büyük bir devrim yaratmıştı. Bu yeni müziğin henüz spesifik bir adı yoktu. Bu müziğe adını veren, The Warehouse adındaki Chicago’dan bir gece kulübü oldu.
Frankie Knuckles, The Godfather
Dönemin en başarılı DJ’lerinden Frankie Knuckles kulüp DJ’liğinin yanı sıra mutlaka drum machine kullanarak ürettiği house
parçaları da setlerinde çalarak bu yeni tarzın daha çok duyulmasında ve sevilmesinde en büyük pay sahibi oldu. Frankie Knuckles’ın istikrarlı şekilde house müzik prodüksiyonu yapması ve bunu her fırsatta kitlelere ulaştırarak onları sadece bu müziği çalarak eğlendirmesi house müziğin yükseliş ivmesini giderek yukarı çekti.
New York’tan Chicago’ya taşındı ve birkaç kulüpte çaldıktan sonra dönemin en popüler gece kulübü olan The Warehouse’ta da performans göstermeye başladı. The Warehouse ile tanışması house müziğin büyümesi için tarihi bir dönüm noktası oldu. Daha sonra kulubün resident DJ’i oldu ve bu süreçte şehrin en önemli eğlence merkezini bir house müzik tapınağı haline getirdi. Zaman içinde The Warehouse’ta çalan parçalar önce Chicago’daki diğer kulüpler de, daha sonra ülkede gece hayatının yoğun olarak yaşandığı diğer şehirlerdeki DJ’ler tarafından da sıkça çalınan “hype” parçalar olmaya başladılar. Daha çok DJ house parçalar çaldıkça, daha çok insan bu müzikle eğlenmeye başladı ve gece kulüplerinde en çok dinlenmek istenen parçalar sadece bu türe ait oldu.
Frankie Knuckles bu müziğin daha çok dinlenmesini, daha büyük kitleler tarafından benimsenmesini sağlamayı misyon edinerek house müziği Amerika’da en çok sevilen müzik türlerinden biri haline getirmeyi başardı. Bunu bilinçli olarak yaptı. Chicago’daki misyonunu bir “The Warehouse fenomeni” yaratarak tamamladıktan sonra 1988’de New York’a döndü. Chicago’da büyüttüğü house müziği ve felsefesini ülkenin en kalabalık şehrinin gece hayatıyla bizzat buluşturmaya başladı. House müzik, Frankie Knuckles’ın sayesinde önce Amerika’nın daha sonra Avrupa ve Güney Amerika’nın “resmi” elektronik dans müzik türü oldu.içinde
1990 ve 2000 yılları arasında yeni elektronik müzik türlerinin de ortaya çıkmasıyla kendi içinde devinimler yaşayan house müzik kültleşmiş yerini hiç bir zaman kaybetmedi. Yıllar içinde değişimler yaşadı, pek çok yeni element, yeni yorum house müziğin içinde yer aldı ama özü ve felsefesi hep aynı kaldı.
“Ev”
Frankie Knuckles insanlara The Warehouse’da yeni bir ev sunmuştu. İnsanların tüm farklılıklarını, kimliklerini, dil, inanç ve ırklarını özgür bir eğlence anlayışı ile beraber güvenle dışa vurabildikleri, kendilerini iyi hissettikleri bir ev. Bunu yepyeni bir müzik ile yaptı. İnsanlar da bu müziği kolayca benimsediler ve sevdiler. Kısa zamanda house müziği yeni bir eğlence kültürü ve felsefesi olarak kabul ederek hayatlarında buna büyük bir yer verdiler.
Günümüzde dinlediğimiz tüm elektronik dans müziği tarzlarının üzerinde oturduğu temel tam olarak house müzik. The Warehouse’da başlayan serüven hala hepimizin hayatında bir şekilde yer almaya devam ediyor. Kimimizin hayatında trance, kimimizin hayatında techno, kimimizin hayatında progressive house, afro, tech house, melodik techno/house, edm ve daha birçok farklı isimle yaşamaya devam eden house müzik efsanesini global sahneye armağan eden yer, The Warehouse, bu müziği seven herkesin ilk evi.
Frankie Knuckles’a, The Warehouse’a ve Chicago’ya bir teşekkür borçluyuz…