Ekim ayında aniden, Berlin merkezli firma bağımsız donanım dünyasına en yeni girişimini duyurdu ve bu kez her şey taşınabilirlikle ilgili. “Ableton donanımını her seviyeden müzik yapıcısının kullanımına daha açık hale getirmek istedik,” diyor Ableton’un Move ürün müdürü Johannes Russ. “Daha basit, daha hızlı, daha eğlenceli bir şey yaratmak istedik.”
Sürekli hareket halinde üretim yapmak isteyen müzik yapıcılarının küçük ama dikkate değer kitlesine hitap eden Move; dahili hoparlörler, şarj edilebilir bir pil, hızlı ve ham ses örnekleme için bir mikrofon, üst düzey pad’ler, düğmeler ve çevirmeli kontroller ile sağlam bir enstrüman seçkisi sunuyor. Sadece 1 kg’ın altında olan cihaz, sert ve dayanıklı bir yapıya sahip; Russ şu an için hava koşullarına dayanıklı bir versiyon planlamadıklarını söylüyor ama ekliyor: “Belki gelecekteki nesillerde olabilir.” Kısacası, Move park bankında da, kanepe minderinde de kullanılabilecek bir groovebox.
Ableton, Move’un bir başlangıç noktası olarak hizmet etmesini amaçlıyor. Anlık bir fikri hızla yakalamak, geliştirerek bir iskelet oluşturmak ve ardından bunu Ableton’un yenilenen masaüstü DAW’ı Live 12‘de daha ileriye taşımak. Cihazın büyük ölçüde sezgisel olan düzenine alıştıktan sonra, belirsiz bir fikri tam anlamıyla gerçekleştirilmiş bir prodüksiyona dönüştürme süreci şaşırtıcı derecede hızlı gerçekleşebiliyor.
İlham Veren Bir Başlangıç Noktası
Bu, tesadüf değil. Move’un hızlı müzikal fikir üretimi için ideal hale gelmesini sağlamak amacıyla Ableton, yaratıcı darboğazların üstesinden gelmenize yardımcı olacak bazı tasarım yaklaşımlarını benimsedi. “Bizim için en önemli tasarım prensiplerinden biri hız,” diyor Russ. “Sizi en hızlı şekilde müzik yapmaya başlatmak istiyoruz. Ama bir şey öğrendik: Push ve Live kullanıcılarıyla konuştuğumuzda, yeni bir fikre başlarken karar verme zorluğu yaşayabildiklerini fark ettik. İşte bunu çözmek istedik.”
Ekip, bu soruna yaratıcı bir çözüm geliştirdi. Move’u her açtığınızda, yeni bir proje oluşturduğunuzda, sistem otomatik olarak melodi, armoni, perküsyon ve bas için dört rastgele seçilmiş enstrümanı yüklüyor. Bu basit ama etkili özellik, boş bir sayfayla başlamanın getirdiği karar felcini ortadan kaldırıyor. “Aslında bu, ilk başta prototip geliştirirken yaptığımız bir hileydi,” diyor Russ gülerek. “Ama herkes o kadar sevdi ki, bırakmadık. Şimdi Push ve Live için de istiyorlar çünkü harika bir fikir başlatıcısı.”
Tabii ki, Move’un bu rastgele başlangıç seçeneği zorunlu değil. Kullanıcılar isterlerse tamamen boş bir projeyle de başlayabiliyorlar. “Bu özellik herkese hitap etmeyebilir,” diye kabul ediyor Russ. “Kesinlikle yaratıcılığınızı engellemek istemiyoruz – ama Move bağlamında, hızlıca başlamak için gerçekten harika bir yöntem.”
İlk Hareketi Yapanlar: Profesyoneller
Move’un öncelikle yeni başlayanlar için tasarlandığını düşünseniz de, ilk kullanıcılar aslında deneyimli prodüktörler oldu.
“Bu ilginç,” diyor Russ. “İlk satın alanlar arasında çok üretken Live kullanıcıları vardı. Move’u bir fikir üretme makinesi olarak görüyorlar.” Bazı kullanıcılar, Live’dan Move’a Drift ve Drum Rack gibi enstrüman ve efektleri aktarmanın yollarını keşfettiler – hatta bir kullanıcı tam 196 Drift preset’i oluşturup toplulukla paylaştı. “Hatta Discord’da bir kanal var ve insanlar burada preset’leri paylaşmaya başladı. Bu süreç beklediğimden çok daha hızlı gelişti.”
Uzun vadede, Russ Move’un sadece profesyoneller değil, aynı zamanda yeni başlayanlar ve müzik eğitimi için de büyük bir potansiyel taşıdığını düşünüyor. “Döngülerin nasıl çalıştığını, davul makinelerinin mantığını öğretmek için harika bir araç,” diyor heyecanla. “Ailede gençlere denettim ve çok eğlendiler çünkü ‘Hey, ben bunu çalabiliyorum!’ hissi anında geliyor.” Ableton, bu doğrultuda Melodics ile bir ortaklık kurarak Move’a parmak davulu (finger drumming) öğrenmeye yardımcı dersler eklemiş.
Push 3 ile Karşılaştırmalar ve Ableton Ekosistemi
Move sıkça 2023’te çıkan Push 3 ile karşılaştırılıyor, ancak Russ’a göre bu tam olarak doğru bir kıyas değil. “Push’un minik versiyonu gibi düşünülüyor, ancak bu yanlış bir algı,” diyor. “Push’tan bazı konseptleri ödünç alıyoruz ama en iyi karşılaştırma, Move’un aslında Ableton Note’un fiziksel versiyonu olmasıdır.”
iOS için geliştirilen Note uygulaması, Ableton Live’ın Session View düzenine dayalı temel bir müzik üretim platformu sunuyor. Move da benzer bir yapı üzerine kurulu ama dokunmatik ekranlı bir not defterinden ziyade tam teşekküllü bir müzik eskiz defteri gibi işlev görüyor.
Move’un fiziksel kontrolleri dokunmatik arayüzlere kıyasla daha dokunsal ve sezgisel bir his veriyor:
- 9 adet dokunmatik ve sonsuz döndürülebilir encoder
- 32 adet hız ve basınca duyarlı pad
- Mekanik olarak tıklayan butonlar
- Offline kullanılabilen, kapsamlı bir step-sequencer
Move’un Ableton ekosistemiyle entegrasyonu da oldukça sıkı. Yeni Move Manager sayesinde projeleri kablosuz olarak bilgisayara aktarmak mümkün. Ancak şimdilik Live’dan Move’a tam anlamıyla bir proje aktarmak mümkün değil. “Bu bağlantılar gelecekte daha da güçlenecek,” diyor Russ.
Donanımın Dengesi: Güç, Ağırlık ve Performans
Move’un taşınabilir, uygun fiyatlı ve güçlü olması gerekiyordu – bu da bazı ödünler vermeyi gerektirdi. Cihaz, dört çekirdekli ARM işlemci ve 2GB RAM ile çalışıyor, ancak batarya ömrü yaklaşık dört saat.
Russ, bazı kullanıcıların neden Move’un yalnızca 4 parça (track) desteği sunduğunu merak ettiğini biliyor: “Önceliğimiz cihazın hızlı ve akıcı çalışmasıydı. UI’de gecikme olmamalı, parametreleri otomatikleştirirken ses kesintisi yaşanmamalıydı.”
Son olarak, Move’un gelecekte nasıl gelişeceği sorulduğunda Russ net bir yanıt vermiyor: “Kullanıcı geri bildirimleri bizim için çok önemli. Ama özellikler genellikle düşündüğünüzden daha karmaşık ve zaman alıcı oluyor.”
Şu anki haliyle bile Ableton Move, sınıfında benzersiz bir cihaz. Taşınabilir müzik prodüksiyonu alanında yeni bir çığır açan bu küçük ama güçlü cihaz, ilerleyen zamanlarda daha da gelişebilir.
Tüm Ableton Live ürünlerine Whatsapp hattımız üzerinden ulaşabilirsiniz.
