1938 yılı tarihinin en büyük savaşına hazırlık dönemi gibi geçiyordu. Savaş esnasında askerler arasında geçecek telefon görüşmelerini enkripte ederek şifrelendirebilmenin yöntemleri araştırılırken ortaya çıkan sonucun etkileri elektronik müzik tarihine geçecek şarkıların üretilmesini sağladı.
Vocoder… Bu teknolojinin müziğe yaptığı katkıyı kolayca açıklayabiliriz: Daft Punk.
Daft Punk’ın kariyerini vocoder kullanımı olmadan düşünemeyiz. Ürettikleri parçaların büyük çoğunluğunda vocoder ile robotik hale getirilmiş vokaller kullanan Daft Punk yalnızca bir örnek. Hatta sadece elektronik dans müziği değil, hip hop, pop, RnB tarzlarında da vokal kaydı vocoder plugin’leriyle şekillendirilmiş parçaları saymakla bitiremeyiz. Kanye West, Halsey, Kraftwerk, Coldplay, Michael Jackson… Dünyaca ünlü pek çok ismin şarkılarında herhangi bir robotikleşmiş insan sesi kullanımına denk gelmeniz, gelmeme ihtimalinizden daha yüksek.
Ticari amaçlar için kullanıma sunulan ilk vocoder.
Nokia’nın Amerika’da bulunan Bell Labs ar-ge merkezinde çalışan Homer Dudley voice coder teknolojisini yaratan isim. Bu teknolojiyi yaratmanın ardında yatan motivasyon ise tamamen askeri nedenlere dayanıyordu. Amaç, telefon görüşmelerinin herhangi bir dinlemeye takılması durumunda diyalog dahilinde bulunabilecek ve düşman askerlerinin eline geçmesi istenilmeyen bilgilerin bir şekilde şifrelenmesiydi. Eğer bu şifreleme gerçekleştirilemiyorsa, görüşmeyi dinleyenler en azından, sadece bozulmuş ve robotikleşmiş insan sesleri duymalıydı. Voice Coder teknolojisiyle hem şifreleme amacına ulaşılmış hem de görüşmedeki seslerin anlaşılması çok güç hale getirilmişti. İnsan sesini bu denli değiştirebilme imkanı ise yıllar sonra müzik prodüksiyon dünyasının en gözde yaratıcı dokunuşlarından biri haline dönüştü.
Aslında günümüzde kullanılan vocoder plugin’leri Homer Dudley’nin yarattığı teknolojinin basitleştirilmiş versiyonları. Zira voice coder teknolojisinin ilk versiyonu ile insan sesi hiç bir şekilde anlaşılamayan, müzikal uyumu bozacak bir hale bürünürdü.